top of page

Wesak Dolunayı

Peki, ya yalnızca "yarın yine boktan bir gün olacak" dediğin için her günün aynı boktanlıkla geçiyorsa? Sadece bu düşünceyi aklından geçirmen bile "olmasına" yetiyorsa?


Bir de şöyle bak, ya yalnızca "yarın hayatımın en güzel günü olacak!" dediğin için o gün hakikaten de hayatının en güzel gününe dönüşebiliyorsa?






İşte bunlar hep oluyor. Senin kalbinden ve aklından bir fikir geçtiği an o fikir hoop gerçeğe dönüşüyor. Çünkü evren sadece ihtimallerden oluşuyor. Sen de birini seçip niyet ediyorsun. Bu kadar basit. Bu ne kadar büyük bir güç hayal etsene. Bildiğin gerçek yaşamdaki süper kahramanlarız aslında hepimiz. Ve daha da ilgincini söyleyeyim sana, sen, ben yok. Bunlar hep etiket.


Biz, hepimiz, kocaman büyük bir enerjik yapının ihtimal halindeki yansımalarıyız.

Ve düşün, milyonlarca ışık ihtimali arasında biz, sen - ben etiketi alarak bedenlenme şansı yakalamışız (hak kazanmışız.). Varoluşumuz bile efsane. İşte bu içindeki enerji her şeye kadir. Çünkü aslında sen, ben, tanrı dediğin tüm yapılar kocaman bir enerjiye takılmış etiklerden başka bir şey değil.

O yüzden yatağından kalkamadığın her lanet gün, ne kadar büyük bir varlık olduğunu hatırla. Düşün ne kadar çok olasılık var önünde ve sadece "ol" demeni bekliyorlar.


Yeni işlere kalkışmak çok korkutucu biliyorum. Bir şeyleri değiştirmek ölüm. En boktan haliyle bile olsa ah o konfor alanı ne tatlı. Dünyanın sırrını paylaşıyorum seninle baksana. Ama nasıl da korkuyorsun eski yapını terk etmeye. Yeni demek emek demek, heyecan demek, büyük atan kalp demek. Ne zor değil mi şimdi o eski, küflü ama tanıdık yerden çıkmak ve ışığa dokunmak? O yüzden kulak arkası etmek daha kolay. Ama yapma! Evren bas bas bağırıyor. Tüm gezegenler kabuklarını kır artık diye manyetik enerji yayıp duruyorlar yerlerinde aylardır. Bu akşam ki dolunay gibi...


Sen bu yazıyı belki çok sonra okuyacaksın. Önemli değil. Konfor alanından çıkmak ve yeni bir şeylere dokunmak için asla belirli bir zaman yoktur. Sen niyet et yeter. Sen kendini evrene açmak istediğinde, aslında evrenin zaten hep yanı başında olduğunu fark edeceksin zaten.

Tamam, dolunaya dönelim. Bu geceki dolunay tek bir şeyi anlatıyor; Değişim! Tüm eski yapıları, eski olumsuz karmanı, bakış açını, tavrını, üslubunu... Çıkar at artık bunları. Bunların hepsi öğretildi, bunların hepsi kodlandı sana. Özünde bu değilsin sen. Dilin, kalbin, kafan böyle değil senin, uyan! İşte 19 Mayıs gecesi yüzümüzü yalayan bu tatlı mavi dolunayın bize anlatmak istediği tüm hikaye bu. Çünkü artık ışık çağına giriyoruz. Kötü karma sona eriyor. Bu hayal edemeyeceğimiz kadar muhteşem bir çağ. İyiliğin, saflaşmanın, arzudan ve öfkeden sıyrılmanın çağı.


Uyan ve çık kabuktan. Yarın kötü ve boktan geçmek zorunda değil. Artık ışığa doğru yol alma vakti. Zıtlıklardan birini seçmek değil, tarafsız olma, arzu ve hırsların peşinden gitmek değil, arınma ve duygularımızı nesnelerden çekme vakti.


Peki ya sen? Makro kozmosla mikro kozmosun birbirinin içinde eriyeceği bu yüksek enerjideki huzurlu alanı merak edenlerden misin yoksa karmanı yaşamaya devam etmeyi tercih edenlerden mi? Ben değişimi seçiyorum ama öyle zorlanıyorum ki. Çünkü değişim kolay değil, zorlu bir süreç. Ama zaman da bir yandan öyle izafi ki. Her tökezlediğimde bunu düşünüyorum ve yoluma devam ediyorum. Zaman izafi ve önemsiz. Sen yürümeye devam et ve kendini aç o büyük enerjiye.


Işık ve sevgiyle,

Namaste



"Güç Sorumlulukla Gelir"

ความคิดเห็น


bottom of page